HAKKINDA
PROJELERİ
GALERİ
SİTE

Röportajlar / Haberler



< HAKKINDA < TÜM RÖPORTAJLAR




HÜRRİYET - DEVRİM ARABALARI

Büşra BOZOK
11 Temmuz 2008

Bir inanç, azim ve dostluk öyküsü


24 Ekim'de vizyona girecek filmin oyuncuları Uğur Polat, Sait Genay ve Serhat Tutumluer anlattı.

**

UGUR POLAT (SAMİ)

"Bürokrat çocuğuyum rolümde zorlanmadım"

- "Devrim Arabaları" filmi 1961 yılında geçiyor...

Evet, Cumhuriyet'in ilk otomobilini üretmek için Türk mühendisler tamamen yerli malı iki otomobil üretiyorlar. Film o süreci anlatıyor. Bu süreçte o arabanın yapılması için çok çaba sarf eden insanların yanında burun kıvıran birini canlandırıyorum. Üstelikte bu projenin gerçekleşmesi için para musluğunu açan ya da kapatan birini oynuyorum. Benim için enteresan olan, 1961 doğumluyum, o dönem yayınlanan gazeteler var elimizde. Doğduğum yıl neler olmuş onları görmek açısından da çok enteresan geldi bu proje bana. Çok güzel, çoğumuzun bilmediği bir hikayesi var. Aslında çok bilmedimiz bir konuyu öğrenip biraz da ders alıyoruz bu projeden. Umarırım seyirci de aynı şeyi görecektir. Yani Türkiye'de böyle şeyler yapıldığını böyle bir çabanın sarf edildiğini...

- Peki filmde nasıl bir mesaj veriliyor?

Çok büyük şablonlar çok büyük sloganlar atmadan eğer çok istersek yapabiliriz, istemek yapmanın yarısıdır başarmanın yarısıdır gibi bir mesajı var filmin.

- Film dram mı, komedi mi yoksa belgesel tarzında mı?

Tabii ki dram ama zaman zaman belgesel tadı da var çünkü bir tarihe tanıklık ediyoruz. Gerçekden yaşanmış bir süreci beyaz perdeye yansıtıyoruz. Bir yandan Türkiye'de yassıada mahkemeleri sürüyor. İşte onun sonunda bir takım idamlar gelecek, bir darbe olmuş bir ihtilal olmuş o anlamda da çok önemli bir süreç 1961. Sonra hâlâ bugün bile özlemini çektiğimiz o anayasa, özgürlükler anayasası, 1961 anayasasının temellerinin atıldığı, Cumhuriyet'in yeniden yapılandırılmaya başladığı özgürlüklerin daha çok haykırıldığı bir süreç başlıyor.

- Bu dönemi anlatan bir hikaye var mı yoksa sadece 1961'den mi bahsediliyor filmde?

Filmin başı günümüz ile açılıyor ve film yine günümüz ile kapanıyor. Daha bugün üçüncü günümüz. Yeni başladık, şimdi meclis sahneleri ve bir takım bürokrası camiası sahneleri çekiliyor. Fakat asıl film atölyelerde başlıyor. Sinema tadı orada ama ne yazık ki oralarda yokum, mühendis değilim çünkü.

- Bürokratı canlandırmak nasıl bir şeydir?

Ben bir bürokrat çocuğuyum, Ankara'da büyüdüm. Ankara bir bürokrat şehridir biliyorsunuz. Yani çok yabancılık hissetmedim.

- Peki, otomobil tutkunluğunuz var mıdır?

Her erkek gibi biraz var. Araba oyuncağımız gibidir.

- Sizce, "Devrim Arabaları" iyi bir gişe yapar mı?

Gişe işi benim aklımın ermediği bir durum, yani ben o konuda birşey söyleyecek tecrübeye henüz ulaşmadım. Benim oynadığım filmlerin hepsi ya 5 bin ya 10 bin seyirci topladı.Maskeli Beşler'de de oynayamayacağım için durum böyle.

- Yeni projeleriniz neler?

Bu filmden sonra "Vali" diye bir film çekilicek Denizli'de. Orada bir mühendisi canlandıracağım. Bu "Vali" "Köprü" dizisinin finali gibi bir film olucak. Ama burası Türkiye bugünden yarına plan yapıyorsunuz ama motor denilmedikçe gerçekleşemiyor.


**

TOLGA ÖRNEK

"Gişeyi konuşmuyoruz işimize konsantre olduk"

- "Devrim Arabaları"ndan bahseder misiniz, çekimleriniz nasıl gidiyor?

Çekimlerimiz çok iyi. Bir aksiliğimiz yok. Ekip iyi, ekip dinamiği iyi, oyuncularımız süper. Şu anda hiçbir sıkıntımız yok, gayet iyi gidiyoruz. Daha çekimlerin başındayız ama enerjimiz çok iyi.

- Biraz filmin çekildiği dönemden bahseder misiniz yani seyircilerimizi neler bekliyor?

Aslında çoğu insanın "Devrim Arabaları" ismine aşinalığı var ama biraz olumsuz bir izlenimleri var yani benzini bitip de yolda kalan arabalar olarak görüyorlar onları. Ama geçeğin öyle olmadığını perde arkasındaki gerçek bir başarısı öyküsünü, çok idealist insanların zamana karşı imkansızlığa karşı verdiği bir yarışı ve sonunda başarmalarını anlatıyor film. Yani Türkiye'de de iyi şeylerin olduğunu ,insanların bir araya gelip, isimsiz kahramanların çok büyük şeylere imza atabildiğini göstermek istiyoruz. Bir inanç ve azim öyküsü, bir de dostluk öyküsü...

- Kahramanlarınız olacak yani...

Çok var, bizim gözümüzde bu projede çalışan herkes birer kahraman. Ya bu aslında olağan insanların olağanüstü bir hikayesi. Projenin başından sonuna kadar ilişkilerini takip ediyoruz. Projenin onları, ailelerini, hayata bakışlarını nasıl etkilediğini ve aralarındaki ilişkilerini ne yönde geliştiğini takip ediyoruz. Arabaları artık onların çocukları gibi oluyor. Yani araba bir sembol haline geliyor. Türk inancının, sistem inancının, azmin...

- Gişe yapar mı film sizce?

Benim tahminim 12-13 milyon kişi gelir herhalde... Şu anda gişeyi çok konuşmuyoruz. Çekimden önce konuşuyorduk ama çekime başladığımız anda gişe konuşmaları son buldu. İşimize konsantre olmak istiyoruz.

- Sonuçta her yönetmenin gişeyle ilgili bir tahmini vardır

Benim tahminim bizi zarardan kurtarabilicek bir gişe yapmak. Ondan sonrası bonus kart.


**

SAİT GENAY (CEMAL GÜRSEL)

"Cumhurbaşkanı ya da çöpçü oyuncu için fark etmez"

- Öncelikle canlandırdığınız karakterinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Ben Cemal Gürsel'i canlandırıyorum. Bu teklif geldiğinde Cemal Gürsel'e benzemediğime inanmıştım fakat Tolga pek benzememi istemiyor. Çünkü fizik olarak apayrı kişileriz. Üstelik bıyığım, saçlarım falan da uzundu. Kesmemize rağmen pek benzemediğimizi biliyorum. Tabii iyi bir rol, iyi bir kişilik güzel bir şekilde canlandırmaya çalışıyorum.

- Cumhurbaşkanını canlandırmak nasıl bir duygu?

Sette olduğumuz için cumhurbaşkanını da canlandırsanız, çöpçüyü de canlandırsanız birşey fark etmiyor. Tabii bir ağırlık oluyor insanların bize karşı acayip bir saygısı oluyor.Kendini insan kaptırıcak gibi oluyor birisini çağırırken falan emir verecek gibi duruyor ama öle birşey olmuyor malesef tabi çok güzel gidiyor çalışmalar.

- 1961 yılından bahsediliyor...

Evet o sene zaten fizik olarakda bıyıklı olan biriki sahne var ona denk geldiğini zannetmiyoruz.İnce bir bıyıkdı o zamandada arabaların Türkiye'de yapılmasını ısrar eden politikacılarada benimsetmeye çalışan bir zaman içerisinde geçiyor.Herkez hemfikir değil tabi karşı çıkanlar var fakan istediği birşey olduğu için kabul ettirmeye çalışıyor.Yanındaki sami karakterine çok güveniyor hatta projesini ona emanet ettiğini söylüyor.Gerçi oda pek ısrarkar değil ama sonunda oda kabul ediyor.

- Peki, Film de Cumhurbaşkanı olarak insanlara nasıl bir mesaj veriyorsunuz?

Valla her Cumhurbaşkanı değişik mesajları veriyor.Ben Sait Genay olarak sevgi saygı çerçevesi içerisinde herkezin beraber olmasını düşünüyorum.Malesef sevgide kalmadı saygıda kalmadı bu olmayınca çok karmaşık bir durum var.Yazık oluyor yani bizim ülkemize yazık oluyor.

- 1961 dönemini yaşadınız mı?

Yaşadım ama çok hatırladım diyemem gerçi 1953 doğumluyum. İlkokul ikinci sınıf dönemime rastlıyor sanırım. Hayal meyal hatırlıyorum.İşte darbeler falan ozaman ben bakırköydeyim ozaman orada askerler dolaşırdı, atlı polisler vardı. Ben sadece onlar gezintiye çıkmış olarak değerlendiriyordum.Çok net olarak hatırlamıyorum.

- Sizinde araba tutkunluğunuz varmı?

Var tabi. Bu imkan meselesi herkezin kendi arabası kendisine çok lüks gelir. Çok aşırı bir tutkum yok. Araba kullanmayı çok seviyorum, arabayı kullanmayı sevdiğim için markalara giremedim eskiler falan. Zamanımız olmadı eğer zamanımız olursa farklı şeylere dönüşebilir tabi.

- Politikayla aranız nasıl?

Politayla hiç aram yok. Hiç sevmiyorum, politikacılarıda sevmiyorum, politikayı da sevmiyorum. Politakayla uğraşanlar avukatlar gibi olduğunu düşünüyorum. Bir kelime var onu kullanmak istemiyorum ama 'İnandırıcı değiller açıkçası, inandırmıyorlar. Kendileri inanmıyorlar ki, bizi inandırsınlar. Ben öyle değerlendiryorum. Avukatlarda birkatilin peşinden hiçbir zaman katili korumak için 'Hayır' öldürmedi diyor... Bu ne anlama geliyorsa, benim için politikacılarda bence böyle...


**

SERHAT TUTUMLUER (İSMET)

"Bu sette olmaktan gurur duyuyoruz"

- Karakterinizden bahsedebilir misiniz?

İsmet karakterini canlandırıyorum. Dahi denecek kadar akıllı, arabalara takmış bir mühendis. Bir kez baktığı motoru bütün detaylarıyla çizebilecek kadar konuya hakim. Bu projede Gündüz’ün en güvendiği adam. Hatta Gündüz’ün bu projeye giriş sebebi. Çalışkan, disiplinli, ahlaklı bir insan. Memleket sevdalısı. Araştırınca ve okuyunca bulunuyor. Bu tarz hikayelerimiz var bizim Türk tarihinde. Şimdi bunları cesur bir şekilde kaleme almışlar.

 - 1961 yılında geçiyor film. 1972 doğumlu biri olarak bilmiyorsunuzdur, bir araştırma yaptınız mı?

Türkiye’de o dönemle ilgili en fazla iki ayrı şey söylenmiştir: Darbecilik ve devrimcilik. Anayasanın cumhuriyet tarihinin en özgürlükçü, kapsamlı anayasa olduğuna dair düşüncelerim bu yöndedir. Aslında en önemli özelliği bugünle paralleliğidir, bir ay içersinde şu gün itibariyle ülkemizde bir dava sonuçlanacak, bir kapatma davası ve arkasında ergenekon davası sürüyor. Bizler bu sette her gün her sabah kahvaltımızı beraber yapıyoruz, gazeteleri açıp birbirimize yorumlarımızı sunuyoruz. Burada bu sette olmaktan gurur duyuyoruz. Çünkü savunduğu bir şey var.

- "Devrim Arabaları" sizce iyi bir mesaj veriyor mu?

Türk sineması son zamanlarda iyi filmler çıkarmaya başardı. Kendimize güvenmeye başladık. Başka memleketin eften püften kahramanlık hikayelerine ihtiyacımız yok. Böyle bir filmde yer almak mutluluk verici.

 - Politikayla aranız var mı?

Politika takip edilmez yaşanır. Herkes zaten politik.

- Arabalara ilginiz var mı?

Öyle bir tutkunluğum yok... "Devrim Arabaları" hariç. Ona karşı büyük bir tutkum var. Ben Eskişehirliğim, küçükken gittim gördüm "Devrim Arabaları"nı.

KAYNAK