HAKKINDA
PROJELERİ
GALERİ
SİTE

Röportajlar / Haberler



< HAKKINDA < TÜM RÖPORTAJLAR




CNN TÜRK / NTV - YERALTI - 2011

15 Mart 2011

İnsanın içini oyan film

“Yönetmen Zeki Demirkubuz'un Başkentte çekimleri devam eden "Yeraltı" filminin oyuncularından Serhat Tutumluer filmi anlattı.



Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar" romanının uyarlamasıyla seyircinin karşısına çıkmaya hazırlanan Demirkubuz'un yeni filminin oyuncularından Tutumluer, filmin bir uyarlama olsa da daha farklı, Türk insanına dönük, ruh halini, sıkışmışlığı anlatan bir senaryonun ellerine geçtiğini anlattı. İnsanın gerçekliği aslında ne kadar sorguladığına dair kendini kendisiyle yüzleştiren muhteşem bir senaryoyla karşılaştığını söyleyen Tutumluer, "Gündelik yaşamda hiç göze batmayan, hemen hemen varlığıyla yokluğu arasında bir fark olmayan karakterler insanlar vardır. Senaryo onlardan birinin, Muharrem adlı kapana sıkışmış bir insanın hikayesini anlatıyor senaryo" dedi.

Kendisinin de Muharrem karakterinin arkadaşlarından birisini oynadığını aktaran başarılı oyuncu, "Çünkü o insanı arkadaş ortamında da görüyoruz. Geçmişini paylaştığı arkadaşlarıyla olan ilişkisini yorumladığında bugün ortaya çıkan yalnızlığının sebebinin ne olduğunu anlıyoruz. Biz de onun arkadaşlarıyız. Biz sanki daha bir grup gibiyiz. O daha dışlanmış gibi" diye konuştu.

Muharrem'in hayattan dışlanmış bir karakter olduğunu ama bunu kendisinin mi, çevrenin mi yaptığının yoksa koşulların mı onu bu duruma götürdüğünün önemli olmadığını belirten Tutumluer, sonuç olarak gelinen noktada da filmin ortaya çıktığını vurguladı.

Filmin asıl derdinin "gerçeklik" kavramını tartışması olduğunu kaydeden genç sanatçı, "Filmin asıl güzelliği de orada yatıyor. Çünkü bunlar soyut, bilimsel kavramlar ama bunların gündelik yaşama indirgenmesi ve elinize öyle repliklerle çıkıyor oluşu gerçekten beni çok heyecanlandıran bir durum oldu. Yemin ediyorum çok zordu benim için bu rol. Hem çok zorlandım hem de çok zevk aldım" şeklinde konuştu.

"Adam hayatını vermiş bu işe"
Filmin yönetmeni Zeki Demirkubuz'un hayatını, yaşadığı zamanı sorgulamaktan vazgeçmeyen bir adam olduğunu anlatan Serhat Tutumluer, karşısında eli kalem tutan, çocukluğundan beri hikayeleri, şiirleri, senaryosu, roman denemesiyle kendi hayatını anlamaya çalışan, bunun için çok okuyan bir adam olduğunu ifade etti.

Ünlü oyuncu, şöyle devam etti:
"O şimdilik sinemayla anlatıyor ama bir gün 'artık sinema beni heyecanlandırmıyor dersem başka şeyler yaparım' ya da 'benim için ne kadar iyi oyuncu olduğu önemli değil, kendini bana teslim edebilecek mi, benim verdiğim rolü yapabilecek mi, oyuncunun kendini yönetmene bırakması gerekir' diyen bir yönetmen var. Bu benim Zeki abiyle ikinci sinema filmim. Gittikçe karmaşıklaşıyor iş. Aslında ne kadar yalın bir adam olduğunu görüyorum. Bir insanın böyle bir senaryo yazabilmesi için tüm bu çapraşık duyguları, sıkışmışlık duygusunu, gerçeklik kavramını, insanın coşkusunu, hırsını, egosunu, alınganlığını, her türlü duygularını sorgulamış bir adam, üstelik bunu yaparken de son noktasına kadar doğru olandan vazgeçmeyen bir ifade tarzı var adamın. Böyle bir senaryoyu kim okursa okusun eminim der ki 'şu karakterlerden herhangi birinin başına gelen şey benim de başıma geldi."'

Film için bir yemek sahnesi çektiklerini ve sahne sırasında ilerleyen zaman içinde iki ayrı marş söylediklerini anlatan Tutumluer, çekimden sonra sokakta sigara içerken önlerinden 'sokakta içme eylemi' yapan bir grup geçtiğine ve grubun kendilerinin çekimde söylediği marşların aynısını söylediklerine işaret etti. Kendilerinin sahnede kullandığı iki ayrı marşı bir sigara arasında sokaktan geçerken duyduklarını dile getiren oyuncu, "Bunlar tesadüf değil. Adam hayatını vermiş bu işe. Hayatın, insanın gerçeklik duygusu" ifadelerini kullandı.

"Ben diye başlayan cümlelere inanmıyorum"
Bu ülkedeki bütün oyuncuların bir sinema filminde oynamak isteyeceğini savunan Tutumluer, "Popüler içerikli herhangi bir sinema filminin senaryosunun eline ulaşmadığı insan, o popüler içerikli sinema hakkında olumsuz düşünüyor olabilir. Ama daha o senaryoyu da okumuş değildir yani" dedi. Bazen gazetelerde 'ben şunu tercih ederim' diye başlayan cümleler okuduğunu ve bu tür cümleleri gerçekçi bulmadığını dile getiren genç sanatçı, "Çünkü bir oyuncuya bir şey teklif etmek o oyuncu için, 'senin oyuncu olduğunu biliyoruz, sen içimizden birisin' gibi birçok kendini tatmin edici ve inancını sağlamlaştırıcı duyguları besler" şeklinde konuştu.

Serhat Tutumluer şöyle devam etti:
"Bir oyuncu ister ya da istemez bu ayrı bir şey ama 'ben şunu tercih ederim' diye bir şey diyeceğini sanmıyorum. Sanki bu ülkede acayip senaryolar önümüze geliyor da bunu tercih edeceğim ama onda da aklım kaldı diyebiliyoruz. Öyle bir şeye ben şahit olmadım. Ama şundan eminim 15-20 sinema senaryosu okuyan oyuncu arkadaşlarım varsa da 'içlerinden onu değil de bunu tercih ediyorum' edasıyla yaklaşacağını hiç sanmıyorum. Zaten sinema sektörümüz o kadar kısır ki.

Yeni yönetmenler çıkıyor mesela. Bunu nasıl tercih etme potansiyeline sahip olabilirsiniz ki? Çıkıyor 'x' isimli birisi, bir film yapıyor. Ondan sonra biri tercihten bahsediyor. Bütün oyuncular senaryoyu okur, ne anlatmak istediğini, neden anlatmak istediğini, niye böyle bir derdi olduğunu çözmeye çalışır, o dertleri, senaryonun dert edindiği şeylerle kendi hayatından dert edindiği şeyleri örtüştürdüğü anda o filmde oynar."

KAYNAK